Hayatın inişli çıkışlı yollarında ilerlerken, korku zaman zaman karşımıza çıkan bir engeldir. Belirsizlikler, endişeler ve kaygılar içimizde bir fırtına gibi eser ve bizi hareketsiz bırakır. Ancak unutmamalıyız ki, "korkunun ecele faydası yok". Yani, ne kadar korkarsak korkalım, kaçınılmaz olan gerçeklerden kaçamayız. Bilge ve Savaşçı Hikayesi: Bu gerçeği en iyi anlatan hikayelerden biri, yaşlı bir bilge ile genç bir savaşçının hikayesidir. Genç savaşçı, yaklaşan savaştan büyük bir korku duymaktadır. Her gece kâbuslar görmekte, gündüzleri ise sürekli endişe içinde dolaşmaktadır. Bir gün, bilgeye giderek korkusunu anlatır ve ondan yardım ister. Bilge, savaşçıya gülümseyerek şöyle der: "Oğlum, korkunun ecele faydası yok. Savaş kaçınılmaz ve sen ne yaparsan yap, bu gerçeği değiştiremezsin. Ancak korkunun seni esir almasına izin verme. Korkunla yüzleş ve elinden gelenin en iyisini yap. Unutma, cesaret korkusuzluk değil, korkuya rağmen harekete geçmektir." Genç savaşçı, bilgenin sözlerinden etkilenir ve korkusuyla yüzleşmeye karar verir. Savaş günü geldiğinde, cesurca savaşır ve büyük bir kahramanlık gösterir. Savaştan sonra, bilgeye giderek ona teşekkür eder. Bilge, savaşçıya şöyle der: "Gördün mü oğlum, korkunun ecele faydası yok. Eğer korkuna teslim olsaydın, belki de savaşmadan ölecektin. Ancak sen korkunla yüzleştin ve hayatının en büyük zaferini kazandın." Korkularla Yüzleşmek: Bu hikaye, bize korkunun hayatımızın bir parçası olduğunu, ancak onun bizi esir almasına izin vermememiz gerektiğini öğretir. Korkularımızla yüzleşmeli, onları aşmalı ve hayatımızı cesurca yaşamalıyız. Unutmayalım ki, "korkunun ecele faydası yok".