Boşanmalar toplumun geleceğini nasıl tehdit ediyor?

Son yıllarda artış gösteren boşanma oranları, aile yapısında yaşanan köklü değişimlerin ve toplumsal dönüşümlerin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor.

Boşanmaların sadece iki kişi arasındaki sorunlardan değil, aynı zamanda geniş aile bağlarının zayıflamasından ve bireyselleşmenin yaygınlaşmasından da kaynaklandığı vurgulanıyor.

Klinik Psikolog Aile Danışmanı Mehmet İnkaya, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, boşanmalara karşı toplumsal bir duyarlılık geliştirilmesi gerektiğini, aile birliğinin korunmasının toplumun geleceği için kritik olduğunu vurguladı.

"Aile birliği, toplum huzurunun temelidir"

Boşanmalar sonucunda iki kırık kalp ortaya çıktığını belirten İnkaya, "Bir takım güzellikleri paylaşmak için bir araya gelen eşler, umduklarını bulamadıkları için hayal kırıklığı yaşıyorlar. Boşanmalar sonucunda ortaya çıkan çocukların sosyal olaylara karıştıkları ve suç işleme oranlarında bunlar net görülüyor. Boşanmak isteyenlerin, çocuklarını düşünerek ayrılmalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Beraberlikleri sağlamak ve bir takım toleranslarla birbirlerine yaklaşmak, çocukların hayatını da kurtarıyor. Bu noktada herkesin duyarlı olması gerekiyor. Kendi tarihimizde erkeğe 'koca' diyoruz. Kadına da 'karı' diyoruz. Ecdadımız niye böyle isimler vermiş? 'Koca' demek, erdemli ve bilge insan demektir. Koca ile karı birleşerek yüce bir dağı meydana getirir." dedi.

"Boşanma toplumun geleceğini tehdit ediyor"

Türkiye'de boşanmaların hızla arttığı bir dönemde, toplumsal bir takım tedbirler almak elzem olduğunu ifade eden İnkaya, "Tedbirler, devletin ilgili kanalları ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle alınarak boşanmaların daha aza indirilmesi mümkün olabilir. Boşanmaların çeşitli nedenleri vardır. Boşanmaların duygusal ve mantıksal nedenlerinin yanı sıra, reyting kazanmak için yapılan dizi ve programlar da etkili olmaktadır. Bu dizi ve programlarda, ailenin kutsallığının ötesinde gayrimeşru ilişkiler normal hale getirilmeye çalışılıyor." diye konuştu.

"Hazcılık kültürü aileyi çökertiyor"

Gayrimeşru ilişkilerin iyi gösterilmesinden dolayı gençlerin kötü etkilendiğini dikkati çeken İnkaya, sözlerini şöyle sürdürdü.

"Aile birliği, bütün mutlulukların ötesindedir. Gayrimeşru ilişkilerde sorumluluklar yoktur. Kadın ve erkek, birbirlerine sorumluluk taşımaksızın hareket ettikleri için, (hedenozim) hazcılık denilen bir batağa sürükleniyorlar. Hazcılıkla hareket eden insanların hazzı, belli bir süre sonra bitiyor. Daha sonra birbirlerine yabancılaşıyorlar. Sorumluluk taşımadıkları için de çok rahat ayrılabiliyorlar. RTÜK, bu tür film ve programları yayınlayan kanalları titizlikle denetlemelidir. RTÜK'ün amaçlarından biri de toplumsal birlikteliği sağlamaktır. Aileleri zedelemeye yönelik her türlü dizi, film ve programların yayından kaldırılması gerekir." diye konuştu.(İLKHA)